MEB 9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Dersi 1. Ünite Tekrar Testi
Tebrikler - MEB 9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Dersi 1. Ünite Tekrar Testi adlı sınavı tamamladınız.
Toplam %%TOTAL%% soru içerisinden sizin yaptığınız doğru sayısı %%SCORE%%.
%%RATING%%
Yanıtlarınız aşağıdaki gibidir.
Soru 1 |
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
Bir kahvehane işletmecisi, çayın fiyat tarifesini, müşterilerinin isteme biçimine göre uygulamak istemiştir. Dükkânın duvarına asılan;
“– Çay ver: 3 lira,
– Çay gönder: 2,50 lira,
– Çay versene: 2 lira,
– Çay verir misin?: 50 kuruş” yazan liste ilgi görüyor.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
“– Çay ver: 3 lira,
– Çay gönder: 2,50 lira,
– Çay versene: 2 lira,
– Çay verir misin?: 50 kuruş” yazan liste ilgi görüyor.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
Mesaj ne kadar vurgulu ise dönüt o kadar güçlü olur. | |
Sözden çok sözün söyleniş biçimi önemlidir. | |
Türkçede aynı cümle çok farklı biçimlerde ifade edilebilir. | |
İşletmede farklı yollara başvurmak işletmenin kârını arttırır. | |
Sözün söyleniş biçimi, dönütü doğrudan etkilemez. |
Soru 4 |
Peyami Safa’nın başyapıtlarından biri olan Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Türk edebiyatında “İnsan ruhunun derinliklerinde ve labirentlerinde dolaşan ilk roman” olması ve hasta bir insanı ve onun iç dünyasını ele alması bakımından önemli bir yere sahiptir.
Bu parçaya göre Peyami Safa’nın söz konusu eseri aşağıdaki bilimlerden hangisine daha çok kaynaklık eder?
Bu parçaya göre Peyami Safa’nın söz konusu eseri aşağıdaki bilimlerden hangisine daha çok kaynaklık eder?
Tarih | |
Sosyoloji | |
Felsefe | |
Psikoloji | |
Coğrafya |
Soru 5 |
Bir sanat eserinin kendi diliyle anlattıklarının ayrıca anlatılması için yazı ve konuşma dillerinin aracılığına ihtiyaç duyulur.
Eleştirmenler sanat eserlerini yazı ve konuşma diliyle inceler. Edebiyatın dışındaki sanat eserlerinde açıklamaya muhtaç
gözlemler daha çok barınır. Edebiyat kültürü bu gizlerin çözülmesinde önemli bir etkendir. Dilin inceliklerini özümsemiş
birinin ağzından anlatılan bir resim, bir heykel, bir mimari eser layık olduğu yeri bulur. Sanat söyleşilerinin ana öğesi dil
olduğuna göre, edebiyatın yetkinleştirdiği dil de bütün sanat eserlerinin anahtarı olarak düşünülebilir. Eserin çıkış noktası, örgüsü, nelerden etkilendiği, neleri etkilediği dil aracılığıyla sergilenir.
Bu parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
Bu parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
Her sanat dalının kendine özgü bir dili vardır. | |
Bir sanat eserini doğru değerlendirmek edebiyatın geliştirdiği dil ile mümkündür. | |
Eleştirmenler sanat eserlerini en iyi şekilde değerlendirecek kişilerdir. | |
Edebiyatın dışındaki sanat eserlerinin dille açıklanmaya ihtiyacı vardır. | |
Dili güzel kullanan insanlar sanat eserlerinin değerini en iyi belirleyenlerdir. |
Soru 6 |
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
Dihidrojen monoksitin özellikleri:
- Suçluların yüzde yüzünün dihidrojen monoksit içtiği bilinmektedir.
- Nükleer reaktörlerde soğutucu olarak kullanılmaktadır.
- Lezyon ve tümörlerde bulunur.
- Fare zehirlerinin üretiminde de kullanılır.
Bu kimyasalı tanıdınız mı?
Nurbanu bir kimyasalı, bilimden uzak bir şekilde farklı şeylerle ilişkilendirmekte ve arkadaşlarına bu kimyasalın ne olduğunu sormaktadır. Dihidrojen monoksit, H2 O molekülüdür, yani sudur. Gerçekten de su, sayılan tüm alanlarda kullanılmaktadır. Ancak DHMO şeklinde yazılınca, korkunç gösterilebilmekte ve tehdit unsuruymuş gibi algılanmaktadır.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
- Suçluların yüzde yüzünün dihidrojen monoksit içtiği bilinmektedir.
- Nükleer reaktörlerde soğutucu olarak kullanılmaktadır.
- Lezyon ve tümörlerde bulunur.
- Fare zehirlerinin üretiminde de kullanılır.
Bu kimyasalı tanıdınız mı?
Nurbanu bir kimyasalı, bilimden uzak bir şekilde farklı şeylerle ilişkilendirmekte ve arkadaşlarına bu kimyasalın ne olduğunu sormaktadır. Dihidrojen monoksit, H2 O molekülüdür, yani sudur. Gerçekten de su, sayılan tüm alanlarda kullanılmaktadır. Ancak DHMO şeklinde yazılınca, korkunç gösterilebilmekte ve tehdit unsuruymuş gibi algılanmaktadır.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
Ön yargı, bir konunun anlaşılmasında en büyük engeldir. | |
Yanılgıya düşülmemesi için olgulara farklı açılardan yaklaşılmalıdır. | |
Bir şey hakkında hüküm verirken kötü ihtimalleri ön planda tutmalıdır. | |
Su, insana hayat verdiği gibi ölümüne de sebep olabilir. | |
Elimizdeki imkânları iyi amaçlar için kullanmak gerekir. |
Soru 9 |
İnsan önce kendini bilme özgürlüğüne kavuşmalıdır. Yunus, bunun için, “İlim kendin bilmektir.” demiştir. Doğduğu, büyüdüğü çevreyi tanıyan; ait olduğu toplumun genel ve özel niteliklerini öğrenen ve daha geniş anlamda komşu ulusların yaşayışını, düşünüşünü izleyebilen insan, özgürlüğün eşiğine adım atmış demektir. Hem maddi hem manevi yaşantımızın
gerçeklerini, okuma, deney ve gözlem yolu ile öğrenme özgürlüğüne sahip olmalıyız. Descartes “Düşünüyorum, o hâlde
varım.” diyerek insan olarak yaşamanın ancak düşünme yetisi ile gerçekleşebileceğini söylemiştir.
Bu parçada aşağıdaki düşünceyi geliştirme yollarından hangisine başvurulmuştur?
Bu parçada aşağıdaki düşünceyi geliştirme yollarından hangisine başvurulmuştur?
Tanımlama | |
Tanık gösterme | |
Benzetme | |
Karşılaştırma | |
Örneklendirme |
Soru 10 |
Bu sırada kapı vuruldu. Gel dedi, kadın. Gelen Mehmet’ti.
Bu parçada aşağıdaki iletişim ögelerinden hangisi yoktur?
Bu parçada aşağıdaki iletişim ögelerinden hangisi yoktur?
Gönderici | |
İleti | |
Bağlam | |
Alıcı | |
Kanal |
Soru 11 |
Birbirine yaslanmakla ayakta durabilen bu ahşap evler, sanki bir sıraya gelmiş uyuyorlar. Yerde duvar üstünde sönük bakışlarıyla ağır ağır gezinen, tüyleri dökülmüş, derisi karnına yapışmış, birkaç kedi sokağın hareketsizliğini canlandırıyor.
Cumbaların birine asılmış küçük kafesteki saka kuşu kafesin çubuklarını gagalayarak aşağı yukarı çırpınıyor.
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez
Öznel bir bakış açısıyla yazılmıştır. | |
Edebî bir metinden alınmıştır. | |
Haberdar etme amaçlanmıştır | |
Somutlamaya başvurulmuştur. | |
Sanatlı ifadelere yer verilmiştir. |
Soru 12 |
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
Deli Yusuf’un zurna gibi çatlak sesi uzaktan işitilmekteydi:
— Yire batası? Dün ni şekil gelmedin? İreceb’i yola salacaklarmış.
Karabibik, Deli Ali’ye seslendi.
— Genem Deli Yusuf ünlüyo!
— He He, İreceb’i uğratacaklarmış deyyo. Senin habarın var mı?
— Dün gün Yosturoğlu diyoodu. Askere gidiyoomuş.
— Adalya(Antalya)dan çağırmışl.. Muayna olacakmış.
Aşağıdakilerin hangisinde bu parçada örneklenen dilin kullanımından doğan türünün tanımı doğru verilmiştir?
— Yire batası? Dün ni şekil gelmedin? İreceb’i yola salacaklarmış.
Karabibik, Deli Ali’ye seslendi.
— Genem Deli Yusuf ünlüyo!
— He He, İreceb’i uğratacaklarmış deyyo. Senin habarın var mı?
— Dün gün Yosturoğlu diyoodu. Askere gidiyoomuş.
— Adalya(Antalya)dan çağırmışl.. Muayna olacakmış.
Aşağıdakilerin hangisinde bu parçada örneklenen dilin kullanımından doğan türünün tanımı doğru verilmiştir?
Ortak dilden ayrı olarak belirli toplulukların ses, yapı, söz dizimi ve anlam bakımından farklılık gösteren dili veya kelime dağarcığıdır. | |
Bir dilin, yazılı kaynaklarla izlenebilen tarihî gelişimi içinde ayrılmış kollarıdır. | |
Bir dili toplum olarak konuşan ve yazanların hep birlikte uydukları, ağız özelliklerinden arındırılmış, belirli ölçü ve kurallara bağlı ortak dildir. | |
Aynı meslek veya topluluktaki insanların ortak dilden ayrı olarak kullandıkları özel dil veya söz dağarcığıdır. | |
Bir dilin bir ülke sınırları içindeki farklı yerleşim bölgelerinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılaşan konuşma biçimidir. |
Soru 14 |
Edebiyatla bilim arasında çeşitli düzeylerde ilişki söz konusudur. Bu ilişkinin temel nedenleri edebiyatın insana ait hiçbir
şeye kayıtsız kalmaması ve dilin hem edebiyatın hem de bilimin ortak ögesi olmasıdır. Edebî bir metinde yazar, temel
konusu olan insanı anlatırken psikoloji, sosyoloji, tarih, coğrafya gibi sosyal bilimlerden yararlandığı gibi deneysel bilimlerden de yararlanabilir.
Buna göre,
Bu caddeye ne kadar da çok fotoğrafçı toplanmış, şimdiye kadar kaç tanesinin önünde resimleri seyre daldım. Bütün bu mesut insanlar buralara da saadetlerini tespit ettirmek için koşuşmuş olacaklar. Bu resimlerde, yaşayacaklarından daha uzun zaman tebessümleri devam edecek. Şu gelin, demin gördüğüm kocalı kadın değil mi? Şu pembe yüzlü, çift örgülü saçlı küçük çocuk, daha demin sıçrayarak yanımdan geçen genç kız değil mi? Belli belli! Bu fotoğrafhanelerde hiç ölülerin resmi yok. Zaten en yakın mezarlık buraya kilometrelerce uzakta. Bu caddede ancak mesut dolaşılabilir. Yalnız bu caddede bulunmak insanı mesut etmeye kâfidir. Yaşadığımı, ben de saadetimi düşünmeliyim. Şu kadar dükkânın içinde elbette beni de mesut, hiç olmazsa memnun edebilecek şeyler satanlar da yok değil ya!
metninde edebiyatın hangi bilimden yaralandığı söylenebilir?
Buna göre,
Bu caddeye ne kadar da çok fotoğrafçı toplanmış, şimdiye kadar kaç tanesinin önünde resimleri seyre daldım. Bütün bu mesut insanlar buralara da saadetlerini tespit ettirmek için koşuşmuş olacaklar. Bu resimlerde, yaşayacaklarından daha uzun zaman tebessümleri devam edecek. Şu gelin, demin gördüğüm kocalı kadın değil mi? Şu pembe yüzlü, çift örgülü saçlı küçük çocuk, daha demin sıçrayarak yanımdan geçen genç kız değil mi? Belli belli! Bu fotoğrafhanelerde hiç ölülerin resmi yok. Zaten en yakın mezarlık buraya kilometrelerce uzakta. Bu caddede ancak mesut dolaşılabilir. Yalnız bu caddede bulunmak insanı mesut etmeye kâfidir. Yaşadığımı, ben de saadetimi düşünmeliyim. Şu kadar dükkânın içinde elbette beni de mesut, hiç olmazsa memnun edebilecek şeyler satanlar da yok değil ya!
metninde edebiyatın hangi bilimden yaralandığı söylenebilir?
Tarih | |
Sosyoloji | |
Psikoloji | |
Felsefe | |
Coğrafya |
Soru 15 |
Aşağıdaki parçalardan hangisi sanatsal bir metinden alınmıştır?
İnsan, olayların anlamını ve eşyanın nedenini kavramaya başladığı andan itibaren öğrenmeye başlar. Bu anda bilgi
ağacının fidanı hayat toprağına dikilmiş demektir. Hangi insan kendine ve bağlı bulunduğu topluma faydalı bilgileri
öğrenmeye çaba harcarsa o insan, hayatını olumlu anlamda değerlendirmiş olur. | |
Mutluluk her insana göre değişen bir kavramdır. Bizim mutluluk diye karşıladığımız bir olay size hiçbir zevk vermeyebilir. Örneğin, futbolun ne olduğunu bilmeyen, hiçbir maç seyretmemiş bir insan Galatasaray - Fenerbahçe maçını,
heyecanla izleyenler karşısında tümüyle ilgisiz kalabilir. | |
Şiiri sevdiğim kadar bir şeyi sevmem. Roman, hikaye okumaya, kendilerini edebiyatçılığa kaptırmayan kişilerin yazdıkları denemeleri okumaya da bayılırım ama onlardan ne de olsa bıkılıyor. Bir romanı isterse Stendhal’in olsun, üst
üste kaç kere okuyabilirsiniz? Anlattıklarını öğrendiniz mi, elbette kapatacaksınız. | |
İdris susmuştu. Sessiz, sıkıntılı bir yolculuk başladı. Arif kendi içinde sinirlendi, uğraştı durdu. Kimseye belli etmeden
kendini yiyordu. Tarlada pancar bitecek gibi değildi. Bu atlarla çabuk çabuk dönmek olanaksızdı. Babası hastaneden
bir türlü çıkıp gelemiyordu. Traktör alamadıkları için köylü kendisiyle alay etmeye başlamıştı. | |
Tüm dünyada ilerleyen teknolojiye bağlı olarak kişilerin elektrik enerjisine olan ihtiyaçları da artış göstermektedir.
Elektrik enerjisi üretiminde kullanılan mevcut fosil kaynakların sınırlı olması, gün geçtikçe azalmaları ve bir gün tükenecek olmaları nedeniyle, bir yandan elektrik enerjisi tasarruf çalışmaları sürdürülürken diğer taraftan da yenilenebilir
kaynaklar kullanılarak elektrik enerjisi üretilmesi üzerinde çalışmalar büyük bir hızla devam etmektedir. |
Soru 16 |
Edebî metinlerin özellikleri şu şekildedir:
*Muhatabında estetik heyecan (güzellik duygusu) uyandırır.
*Doğrudan bilgilendirme amacı taşımaz.
*Kelimeler yan ve mecaz anlamlarıyla kullanılır.
*Anlatıcı öznel bir tutum izler.
*Kurmaca bir yapıya sahiptir.
Verilen bilgilerden hareketle aşağıdakilerden hangisi bir edebî metin örneği olamaz?
*Muhatabında estetik heyecan (güzellik duygusu) uyandırır.
*Doğrudan bilgilendirme amacı taşımaz.
*Kelimeler yan ve mecaz anlamlarıyla kullanılır.
*Anlatıcı öznel bir tutum izler.
*Kurmaca bir yapıya sahiptir.
Verilen bilgilerden hareketle aşağıdakilerden hangisi bir edebî metin örneği olamaz?
Boş vaktim oldukça sinemaya giderim. Yumuşak bir karanlığa gömülmüş makinenin hışırtısını dinleyerek vücudumun değil, ruhumun bir çetin yol üzerinde mola verdiğini hissederim. | |
Hiçbir şey lisan kadar bir ağaca benzer değildir. Lisanlar -tıpkı ağaçlar gibi- mevsim mevsim rengini kaybeden ölü yapraklarını dökerler ve tazelerini açarlar. Lisanın yaprakları kelimelerdir | |
Dostum, alelade bir insandır, onun için tarifi gayet müşküldür. Vücudunun kusurlarını elbise ile gizlemek hünerinden
habersizdir, yani şık değildir. Ahlak kaideleriyle de ruhunun çirkinliklerini saklamayı bilmez, yani iki yüzlü değildir | |
“Mülakatlar” başlıkları altında çıkan röportajları ile üne kavuşan muharrir 1915 yılında Yeni Mecmua’nın “Çanakkale”
özel sayısında neşrettiği “Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ile Mülakat”la bu büyük Türk askerini ilk defa Türk okuyucusuna tanıttı. | |
İhtiyar yalıların arkasında, denizi takiben bütün Boğaz’ı kateden uzun caddenin karanlıkları kadar zengin bir gece karanlığı bilmiyorum. Mercanlar, süngerler, yosunlar ve bin türlü sedefler ve balıklarla dolu bir denizaltını andıran zengin bir karanlık! |
Soru 17 |
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 18 |
Ben bir yerlerdeyim, hep bir yerlerden bir yerlereyim. Uzun uzun yıllar geçmiş parmaklarımla, o biçim bir suların dibinde kırık dökük alnında. Kurgularım yıkıntıya uğramış; bu kadar açıklıkla nasıl söyleyebiliyorum, (ben o mu) nasıl? Artık
benim değil bu bahçe, ev. Ben kimim? Onlar nedir benim için? Ağır ağır atımın burnunu okşadım, artık benim değil. Ben
neyim? Uysal, ıslak gözleriyle başını eğdi, kişnemek ister gibi ama o kadar yorgun, o kadar bacakları bükülü. İçerlere
giremem, neyim ki? İçimde zavallı bir çarpışmayla yeniden yuları yakaladım. Bahçemin oralarda falan atımla birlikte, bir
kuyularda yeniden yola koyuldum. Yürüdüğüm tünellerde neyi beklediğimi bilmeyerek, nereye varacağımı bilmeyerek...
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Simgesel, kapalı bir dil kullanmıştır. | |
Toplumsal bir temaya yer verilmiştir. | |
Edebî bir metinden alınmıştır. | |
Kendine yabancılaşma duygusu söz konusudur. | |
Zaman unsuru belirsizdir. |
Soru 19 |
I. Tittim virman çirilet.
II. Çamaşırları tahır tahır gaynadırdıh.
III. Artıg mene bu küçe dar.
IV. Bak, dikiz et abi! Balığı nasıl temizliyor.
Aşağıdaki kavramlardan hangisi numaralanmış cümlelerden herhangi biriyle eşleştirilemez?
II. Çamaşırları tahır tahır gaynadırdıh.
III. Artıg mene bu küçe dar.
IV. Bak, dikiz et abi! Balığı nasıl temizliyor.
Aşağıdaki kavramlardan hangisi numaralanmış cümlelerden herhangi biriyle eşleştirilemez?
Lehçe | |
Şive | |
Ağız | |
Standart dil | |
Argo |
Soru 20 |
Dil canlı bir varlıktır. Kendi içinde zamanla değişime uğrar. Eski Türkçedeki “kapığ” kelimesinin “kapı” şeklini alışı buna
örnek olarak verilebilir. Bu farklılaşmada hem zaman hem de yaşanan coğrafi ve kültürel değişim etkilidir. Toplumun
kültüründe, dininde, yaşadığı coğrafyada görülen değişim dilin de değişmesine sebep olur. Türkler 10. yüzyıla kadar
yabancı kültürlerin etkisinden uzak kalmışlardır. Kendi alfabelerini kullanmışlardır. Ancak İslamiyet’in benimsenmesi ve
yaşanan coğrafyanın değişmesiyle birlikte Arap ve Fars kültürlerinin ve dillerinin etkisi Türk kültürü ve dilinde kendini
hissettirmeye başlamıştır. Bu dönemde Arap alfabesine kullanılmaya geçilmiş, Türkçeye Arapça ve Farsça kelimeler
girmeye başlamıştır. Batı medeniyetinden etkilenilen dönemde ise Latin alfabesi, Fransızca ve İngilizce kelimeler kendini
göstermiştir.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada anlatılanlara örnek gösterilemez?
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada anlatılanlara örnek gösterilemez?
“Edgü” kelimesinin zaman içinde “iyi” şekline dönüşmesi | |
Doğu Türk lehçelerindeki “köz” kelimesinin Türkiye Türkçesinde “göz” oluşu | |
19.yüzyılda sone, terzarima gibi kelimelerin Türkçede kullanılmaya başlanması | |
Computer kelimesinin yerine bilgisayar kelimesinin kullanılması | |
Göktürklerin kendilerine özgü alfabe oluşturması |
Sınavı tamamlamak için butona tıklayınız, yanlışlarınız gösterilecektir.
20 tamamladınız.
Liste |