Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 20. Millî Eğitim Şûrası’nın açılış töreninde “Öğretmenlik Meslek Kanunu”nu kısa sürede Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin takdirine sunacaklarını belirterek kadrolu ve sözleşmeli öğretmen ayrımını ortadan kaldıracaklarını söyledi.
Millî Eğitim Şûrası’nın hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, icrasına öncülük eden Millî Eğitim Bakanlığı ile Bakan Mahmut Özer ve ekibini, Şûra’ya destek veren tüm kurumları tebrik etti.
Erdoğan, değerli fikirleriyle, öneri ve tenkitleriyle şuraya katkı yapacak tüm katılımcılara da teşekkürlerini iletti.
Şûra’nın en geniş katılımla eğitimin tüm paydaşlarını buluşturan kuşatıcı bir anlayışla gerçekleştirilmesine önem verdiklerini belirten Erdoğan, Bakanlığın da Şura hazırlık çalışmalarını bu hassasiyetle yürüttüğünü memnuniyetle gördüklerini söyledi.
Gerek çevrim içi toplantılar gerekse çalıştaylar vasıtasıyla önerilerini paylaşan tüm uzmanlara, eğitimcilere sivil toplum kuruluşlarına ve meslek örgütlerine buradan şükranlarını sunan Erdoğan, bugüne kadar 19 kez düzenlenen Şura’nın, milli eğitim camiası ile öğrenci, öğretmen ve veliler açısından faydalı, verimli, önemli tavsiye kararlarının alındığı bir mecra olduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğitimde fırsat eşitliği ana teması altında toplanan 20. Millî Eğitim Şûrası da inşallah önümüzdeki döneme dair yol haritası niteliğinde kararların alınacağı bir toplantı olacaktır. Şura sonuçlarının güçlü eğitim, güçlü Türkiye mücadelemizde bizlere rehberlik edeceğine yürekten inanıyorum.” diye konuştu.
Dünyanın yeni teknolojilerin devreye girmesi ve iletişim imkânlarının yaygınlaşmasıyla tarihi bir dönüşüm geçirdiğine işaret eden Erdoğan, imkanlarla beraber risklerin, fırsatlarla beraber tehditlerin de küreselleştiği bir zaman diliminin yaşandığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Koronavirüs salgını sebebiyle sadece son 2 yılda şahit olduklarımız bize bu gerçeği hem de çok acı şekilde tekrar hatırlatmıştır. Çin’de ortaya çıkan ve kısa sürede Afrika’dan Karayipler’e kadar dünyanın tamamına yayılan salgın, coğrafi konumu, gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun tüm insanlığın aynı gemide olduğunu bir kez daha göstermiştir.” dedi.
Bu süreçte sağlık, eğitim ve üretim başta olmak üzere her alanda güçlü altyapıya sahip olmanın öneminin de görüldüğünü dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gelişmiş devletler dahil pek çok ülke, temel sağlık hizmetlerinde bile ciddi sorunlar yaşarken hamdolsun biz hiçbir insanımızı sahipsiz bırakmadık. Herkesin içine kapandığı bir dönemde dinamik bir süreç yönetimiyle ülkemizde ekonomik hayatın durmasına müsaade etmedik. Teknolojinin sağladığı imkanlardan istifade ederek, yüz yüze ve uzaktan eğitim faaliyetlerimizin kesintiye uğramasına izin vermedik. Üretimden ticarete, turizmden kamu düzenine tüm alanlarda kendi önceliklerimiz, kendi politikalarımız çerçevesinde süreci başarıyla yönettik. Salgınla mücadelede yakaladığımız başarıyı, salgın sonrası dönemde daha da artırarak devam ettirmek istiyoruz. Bunun yolunun da eğitimden, eğitim öğretimde kaliteyi artırmaktan geçtiğini biliyoruz. Burada elbette sadece altyapıyla ilgili atılacak adımlardan bahsetmiyorum. Eğitim öğretim meselemize çok daha geniş, çok daha vizyoner bir anlayışla yaklaşmamız gerektiğine inanıyorum.”
Dünyadaki değişimin de Türkiye’deki dönüşümün de görmezden gelinemeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gençlerimize sadece dünün dünyasından, dünün Türkiye’sinden, dünün meselelerinden yola çıkarak bir ufuk kazandıramayız.” diye konuştu.
Hazreti Ali’nin, “Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacağı çağa göre yetiştirin.” sözlerine atıf yapan Erdoğan, “Zira günümüzün öğrencilerini dünün öğrencileri gibi eğitmeye, yetiştirmeye kalkarsak istikbalimizin elimizden kayıp gitmesine mani olamayız.” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iletişimin, teknolojinin, farklı bilgi kaynaklarının hayatın merkezine bu kadar oturduğu dönemde tek sesli, tek boyutlu bir eğitimin sürdürülemeyeceğine işaret ederek, şunları kaydetti:
“Merkezinde, makbul vatandaş yetiştirmenin olduğu bir eğitim öğretim sisteminin bizi geleceğe taşıması zaten mümkün değildir. Hayatın her alanında olduğu gibi eğitim öğretimde de başarının anahtarı düşünmek, analiz etmek, hazır cevaplarla yetinmeden sorgulamaktır. Analiz yapabilen, merak eden, motivasyonu yüksek, özgüven sahibi, bilgili, erdemli ve vicdanlı gençler, aydınlık yarınlarımızın da teminatıdır. Gençlerimizi, çocuklarımızı bu hedeflere ne kadar yönlendirebilirsek, bu değerlerle ne kadar donatabilirsek eğitimde de o derece başarılı olabiliriz. Maarif davamızın öncülerinden merhum Nurettin Topçu bu hususu şöyle anlatmaktadır. ‘Bir neslin kurtuluşunu ancak maarifinin yükselmesinde aramak lazımdır. İlkokuldan üniversiteye kadar maarifin bütün basamaklarında bin yıllık millet iradesiyle 1400 yıllık millet karakteri yaşatılırsa bizim olacaktır.’ Evet, bir taraftan köklerimizle bağımızı güçlü tutarken diğer taraftan da gözümüzü ufuktan ayırmadan bu süreci yönetmemiz ve yürütmemiz önemlidir. Bu bakımdan ne kimliğimizi, karakterimizi, aslımızı inkar gibi bir yanlışa düşeceğiz ne de şanlı mazimizin parıltılarıyla kendimizi avutacağız. Mevlana’nın bilgelikle bezenmiş hikayelerini, Yunus’un ahlakı ve irfanı esas alan şiirleriyle harmanlayacağız. Hacı Bektaş-ı Veli’nin izinden yürüyecek, Yesevi’nin hikmet pınarından besleneceğiz. İşte bu anlayışla, eğitim öğretim başta olmak üzere her alanda maziden atiye sağlam muhkem köprüler kurmanın gayretinde olacağız.”
Erdoğan, 19 yıl önce ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiklerinde en çok ehemmiyet verilecek dört alandan birinin eğitim olduğunu ilan ettiklerini hatırlattı.
Aradan geçen süre zarfında millete verilen diğer tüm sözler gibi bunu da gerçeğe dönüştürmenin gururunu yaşadıklarını dile getiren Erdoğan, hazırlanan tüm bütçelerde en yüksek payın eğitime ayrıldığını belirtti.
Bu sene merkezi yönetim bütçesinin yüzde 15,7’sini eğitime ayırarak toplam tutarı 274 milyar 385 milyon lira olarak belirlediklerini aktaran Erdoğan, derslik sayısının 343 binden 601 bin seviyesine çıkarıldığını, ülkenin dört bir yanının modern eğitim kurumlarıyla donatıldığını kaydetti.
Erdoğan, 2002’den bugüne kadar 713 bin 625 öğretmenin öğrencileriyle buluşmasının sağlanarak okulların kadro ihtiyacının giderildiğini dile getirerek ülkede faal olarak görev yapan öğretmenlerin yüzde 73’ünün AK Parti iktidarı döneminde atandığını ifade etti.
İnşa edilen derslikler ve atamalar sayesinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısının OECD ortalamasını yakaladığını vurgulayan Erdoğan, “İnsanımızın hafızasında derin yaralar açan 8 yıllık kesintisiz eğitim yerine 4+4+4 olmak üzere zorunlu eğitimi 12 yıla çıkardık. Evlatlarımıza çok geniş bir yelpazede kendi kabiliyetlerine ve isteklerine uygun dersleri seçme imkânı getirdik. Bugün artık isteyen her öğrencimiz, ülkemizdeki tüm okullarda mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’i ve Peygamberimizin hayatını öğrenebiliyor.” değerlendirmesini yaptı.
Ders kitaplarının öğrencilere ücretsiz dağıtıldığını ve sene başında ailelerin büyük bir sıkıntıdan kurtarıldığını dile getiren Erdoğan, öğrencilerin ve velilerin artık ders kitabı peşinde koşmadığını kaydetti. Erdoğan, öğrencilerin okulun ilk gününde ders kitaplarını sıralarında hazır bulduğunu söyledi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
“Şu anda bu salonu tıklım tıklım dolduran kardeşlerim iyi bilirler. Tabii 18 yaş altı veya 18-30 yaş grubu bunu bilmeyebilir. Biz teksir notlarıyla okuduk. Teksir kağıtlarıyla okuduk. Teksir makinelerinden o mürekkebin dağıldığı, almak isteyip de abilerinizden alamadığınız o notlar bizim için bir felaketti. Paramızı verip almak isterdik, üst sınıflardaki abilerimiz bize o teksir notlarını vermezlerdi. Kırtasiyeci dükkanından kitap almak için sıraya girerdik bir hafta, 15 gün sonraya bize kitap veyahut defter için gün verirlerdi.
Biz bunları yaşadığımız için dedik ki artık bu nesle bunu yaşatmayacağız. Sıraların üzerine okullar açılırken kuşe kağıtlardan kitapları koyduk. Aynı acıyı bu nesil yaşamasın istedik. Şu anda bunu biz bu nesle yaşatmıyoruz.
Özellikle alt gelir grubundaki vatandaşlarımıza yük olmaya başlayan yardımcı kaynak meselesini de çözüme kavuşturuyoruz. Yardımcı kaynaklar, Bakanlığımız tarafından hazırlanıyor ve evlatlarımıza yine ücretsiz şekilde dağıtılıyor.”
“Kızlar, erkeklerden daha fazla oranda eğitimden faydalanmaya başladı”
Okul öncesi eğitimin süratle yaygınlaştırıldığını anlatan Erdoğan, mesleki eğitimde bir süredir yürütülen seferberliğin şimdi okul öncesi eğitime teşmil edildiğini kaydetti.
Erdoğan, “Büyük şehirlerimizde eksikliği hissedilen okul öncesi eğitim kurumlarının sayısını daha da artırmayı hedefliyoruz.” dedi.
İlkokuldan üniversiteye kadar eğitim öğretimin her kademesinde atılan diğer önemli adımın da kız çocuklarının önündeki engellerin kaldırılması olduğunu dile getiren Erdoğan, “Bu ülkede sözde ilerici ve özgürlükçü ama özde faşist ve jakoben kesimlerin en çok hışmına uğrayanlar kadınlarımız ve kızlarımız olmuştur. Üniversite kapılarına kurulan ikna odaları, bu zihniyetin gerçek yüzünü gösteren utanç vesikalarından biri olarak hafızalara kazınmıştır. Anne ve babalar gerektiğinde ceketlerini satıp kız çocuklarını okutmak istediğinde maddiyattan önce bu zihniyetin yasakçı tavrıyla karşılaşmıştır.” değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, 2007’de 18-22 yaş erkeklerin net yükseköğretim okullaşma oranının yüzde 22,4 ve 18-22 yaş kızların oranının ise yüzde 19,7 olduğunu anımsattı. Bu oranın erkekler için yüzde 40,5’e, kızlar için yüzde 46,3 düzeyine yükseldiğini belirten Erdoğan, AK Parti iktidarı döneminde kızların erkeklerden daha yüksek oranda eğitimden faydalanmaya başladığını söyledi.
AK Parti iktidarından önce Türkiye’de kadın öğretmen oranının yüzde 50’nin altında olduğunu, bu oranın yüzde 60’ı bulduğunu ifade eden Erdoğan, artık öğretmenler odasından tıp fakültelerine, barolardan siyasete kadar her alanda kadınların daha çok temsil edildiğini dile getirdi.
Erdoğan, kız çocuklarının eğitim oranının yükselmesiyle birlikte kadınların, hayatın farklı kulvarlarında üstlendikleri rollerin de artacağını belirtti.
“Öğretmenlerimiz, eğitim sistemimizin temel yapı taşlarıdır”
Türkiye’nin sadece tarihiyle, medeniyet değerleriyle, kültür birikimiyle değil potansiyeliyle, hedefleriyle, vizyonuyla da büyük bir ülke olduğunun altını çizen Erdoğan, bu hedeflere ulaşabilmek için eldeki en kıymetli hazinenin çocuklar ve gençler olduğunu kaydetti.
Erdoğan, kendisine emanet edilen mücevheri bir kuyumcu titizliğiyle işleyerek taşı elmasa çevirenlerin ise öğretmenler olduğunu söyledi.
Öğretmenliğin sadece eğitim-öğretim sürecinde edinilen bilgileri sınıfta öğrencilere aktarmak anlamına gelmediğini anlatan Erdoğan, öğretmenliğin bilginin yanında tecrübe ve irfanla çocukları, gençleri geleceğe hazırlama mesleği olduğuna işaret etti.
Erdoğan, öğretmenin evladı gibi gördüğü öğrencilerine sadece öğretmediğini, aynı zamanda değer kazandırdığını, ufuk çizdiğini, iyiyi, doğruyu ve güzeli gösterdiğini dile getirdi.
Öğretmenin yalnızca akla hitap etmediğini, kalbe ve duygulara da hitap ettiğini ifade eden Erdoğan; öğretmenleri, eğitim sisteminin temel yapı taşları, istikbalin de mimarları olarak gördüklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çalışmaları tamamlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu kısa sürede Meclise sunacaklarını belirterek “Bu düzenleme sayesinde öğretmenlerimiz, tarihte ilk kez kapsamlı ve bütüncül bir meslek kanununa kavuşacaklar.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenlerden önemli görevler beklediklerini vurgulayarak “Tabii bunu yaparken de öğretmenlerimizin sesine kulak tıkamıyoruz. Öğretmenlerimizin özlük haklarını artırmayı, mali ve sosyal imkânlarını genişletmeyi, çalışma şartlarını iyileştirmeyi asla ihmal etmiyoruz.” sözlerini sarf etti.
Erdoğan, son 19 yılda tarihi nitelikte pek çok adım attıklarına dikkati çekerek “Türkiye ekonomisi güçlendikçe ortaya çıkan katma değerden, diğer meslek grupları ile birlikte öğretmenlerimizin de faydalanmasını sağladık. Başkaları öğretmenlerimizi tehditle meşgulken biz son olarak 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde bir müjdemizi daha eğitim camiamızla paylaştık. Çalışmaları tamamlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu inşallah kısa sürede meclisimizin takdirine sunacağız.” diye konuştu.
Düzenleme sayesinde öğretmenlerin tarihte ilk kez kapsamlı ve bütüncül bir meslek kanununa kavuşacağını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bu çalışma, öğretmenlerimizin mevcut haklarına ilaveten yeni mali, sosyal ve özlük hakları da sağlayacaktır. Öğretmenliği kariyer mesleği olarak tanımlayarak adaylık, öğretmenlik, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik alanlarında hakları, görevleri ve sorumlulukları da netleştiriyoruz. Aynı şekilde öğretmenlikte adaylık kaldırma sınavını artık bir kenara bırakıyoruz, bunun yerine öğretmenlerin mesleki gelişmeleri temelinde bir program uygulayarak adaylarımıza destek olacağız. Öğretmenlikte 10 yılını doldurmuş öğretmenlerimize uzman öğretmenlik imkânını getiriyoruz. Eğitimlerini tamamlayan ve yapılan sınavdan başarıyla geçen uzman öğretmenlerimiz, hem bir derece alacaklar hem de maaşlarında 1000 lira artış olacaktır. Yüksek lisans yapmış öğretmenlerimiz ise sınavdan muaf tutulacaktır. 10 yıllık uzman öğretmenler, eğitimlerini tamamlayıp sınavda başarılı oldukları takdirde başöğretmen unvanıyla görev yapacaklardır. Yine bu öğretmenlerimize ilave bir derece verecek, ayrıca maaşlarında da 2000 lira artışa gideceğiz. Doktora yapmış öğretmenlerimiz ise bu sınavdan muaf tutulacaktır.”
“Öğretmenlerimizin ek göstergelerini 3600’e çıkarıyoruz”
Öğretmenlere kariyer basamaklarında ilerleme imkânı sunarken lisansüstü eğitim için de çok önemli teşvikler vereceklerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bunun yanı sıra birinci derecedeki öğretmenlerimizin ek göstergelerini daha önce söz verdiğimiz şekilde 3600’e çıkarıyoruz. Ayrıca sözleşmeli öğretmen ile kadrolu öğretmen ayrımını da ortadan kaldırıyoruz. Mecburi hizmet hariç, özlük hakları, atamalar, mazeret tayinleri başta olmak üzere sözleşmeli öğretmenlerimiz kadrolu öğretmenlerimizle aynı haklara sahip olacaklar. Tüm bu hususları içeren Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çok yakında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin takdirine sunulmasını planladık. Bu tarihi reformun tüm öğretmenlerimize şimdiden hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Öğretmenlerimizin de mesleklerinin kutsiyetine ve hassasiyetine uygun biçimde görevlerini layıkıyla yapmayı sürdüreceklerine inanıyorum.”
“Rövanşizm peşinde değiliz”
Erdoğan, hayatın dinamizmi içinde eğitimle ilgili taleplerin, önceliklerin ve beklentilerin de değişmesinin doğal olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İmkânlar dâhilinde bir muhasebe yapmak, uygulanan politikaların güçlü ve zayıf yönlerini tespit etmek, ihtiyaçlar çerçevesinde yeni kararlar almak, eğitimde gelişmenin olmazsa olmazıdır. Eğitimde mükemmele ulaşma çabası, eleştirilecek, yerilecek değil; takdir edilecek, alkışlanacak bir tavırdır. Eğitimle ilgili çalışmalarımızı yap bozdan ziyade eskinin kazanımlarını da koruduğumuz yeni bir inşa ve tekamül süreci olarak görüyoruz. Biz başkaları gibi eğitime ideolojik gözlüklerle bakmıyoruz. Biz başkaları gibi rövanşizm peşinde de değiliz. Biz sadece sorunları çözmenin, yanlışları düzeltmenin peşindeyiz. Biz, tüm evlatlarımızı geleceğe daha nitelikli, daha kalifiye, daha donanımlı bir şekilde hazırlamanın çabasındayız.”
“Her türlü makul öneriyi değerlendirmeye hazırız”
Kimden gelirse gelsin Türkiye’nin meseleleri ile ilgili yapıcı eleştirilere sonuna kadar açık olduklarını dile getiren Erdoğan, şunları paylaştı:
“Türk eğitim öğretim sistemini çok daha ileriye taşıyacak her türlü makul öneriyi değerlendirmeye hazırız. Katarlı öğrenciler hadisesinde olduğu gibi tamamen yalan yanlış bilgilerle evlatlarımızın hayallerinin çalınması da elbette hoş karşılayamayacağımız bir konuydu. Doğrudan gençlerimizin geleceğini ilgilendiren hususlarda siyasetçilerin mesuliyet duygusu ile hareket etmesi, bin düşünüp bir söylemesi şarttır. Önümüzdeki dönemde medya mensupları ve siyasetçiler başta olmak üzere millete karşı sorumluluğu olanların daha hassas davranacaklarına inanıyorum.”
“Ortaöğretimde profesörlerin müdürlük yapması” çağrısını yineleyen Erdoğan, “İstiyorum ki ortaöğretimde profesörlerimiz gelsinler, okullarımıza müdür olsunlar. Ortaöğretime farklı bir zenginlik kazandıracaktır. Bu çağrımı daha önce de yaptım, bugün bu vesile ile yine yapıyorum. Çünkü ortaöğretimde de yani profesörlerimizden okullara müdür olanlar birkaç tane var. Onlara da özellikle takdirlerimi ve saygılarımı sunuyorum. Bunu yaygınlaştırmanın çok çok önemli olduğuna da inanıyorum.” diye konuştu.
Konuşmaların ardından, Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, günün anısına Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, tablo şeklinde hazırlanan Talim Terbiye Başkanlığının kuruluşuna ilişkin kararları hediye etti.
Üç gün sürecek şûranın açılışına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, AK Parti Genel Başkanvekilleri Binali Yıldırım ve Numan Kurtulmuş ile AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı da katıldı.
Kaynak: MEB